26 Haziran 2011 Pazar

TÜRK SİNEMASI AŞKLARI

Neden aşklar Türk filmindeki gibi değil? Ama ben o filmleri çok seviyorum. Onlara özenip onlar gibi aşk yaşayayım istiyorum. Aşık mıyım? Evet. Sevgilim var mı? Evet. Ama o bana ne kadar aşık? Ne kadar seviyor beni? Hiç emin değilim. Bu filmlerdeki gibi sevse beni ne olur...

Hani ev kiraladı ya benimki haftalar önce, eve gidip gelmesin, benzin masrafı yapmasın, rahatlasın, diye. Bakın ne oldu. İki gün önce otelde kaldı, tek başına hem de. Garip değil mi? Salakça bence... Hem de annesinin, babasının, hatta kendi kiraladığı evin boş olmasına rağmen gitti kafa dinlemek için otelde kaldı. Bedava da değil hani para verdi. Şimdi içinizden geçiriyorsunuz acaba biriyle kalıp seni aldattı mı diye? Boşuna endişelenmeyin, gece yarısına kadar beni bekledi yanına gideyim diye. Sabah da deli danalar gibi uyudu. Hatta bir ara uyandırdım diye sabah bozuldu, döndü geri yattı. Gelmemi bekledi, olmadı. İşim gücüm yok, sabahın 7sinde okulda olmam lazım, bir de kalkacağım ta anasının dininden otele gideceğim. Ne seni alayım diyor, ne bırakayım. Ayağına bekliyor sanki ben otel fahişesiyim. Tabii ki de gitmedim.

İsterdim de aslında gidemedim.

Dün de ilk kez kendi evinde kaldı. Şaka gibi, ilk kez! Hadi hayırlısı dedim. Günlerdir görüşemiyoruz. Bütün sabahı boştu. İstese gelebilir, birlikte vakit geçirebilirdik. Ya da herhangi bir buluşma önerisinde bulunabilirdi. Ama bu aralar kendime şaşıyorum. Ne bir şikayet, ne bir dır dır. O kadar sessiz, sakin, mutlu bir sevgiliyi oynuyorum ki! Umurumda değil artık bu ilişki. Arabası, parası, her şeyi olan o. Benim ise sadece yoğun duygularım ve birkaç arkadaşım var. Ah tabii güzel annem, halam, babaannem ve kuzenim. Onlar da benim canlarım. Yani anlayacağınız saldım gitti. Ben şen şakrak iyi sevgiliyi oynuyorum. O da isterse gelir, istemezse 5 hafta daha buluşmam ne yapabilirim?

Zaten yaz okuluna başladım. Bundan sonra varsa yoksa eğitim. Hıh. Bir yerimi yesin.

2 Haziran 2011 Perşembe

ZEKA TÜPÜ

O kadar zeki bir sevgilim var ki, yeni taşındığı evi bir günde bulup ikinci günde kiraladı. Fahiş fiyatla depozito kira komisyon ödedi, kilidini yaptırdı, bir sürü eşya bilmem ne aldı ıvır zıvır IKEA'dan. Getirdi, götürdü, yoruldu. Zavallı anneciği ile anneannesine evi temizlettirdi. İşten çıktı mı yol masrafı çekmesin, trafikte yorulmasın diye kiraladı burayı ablasıyla. Ama bir hafta oldu, hala benzine para ödüyor ve her gün fark etmeden parasının gittiği evde kalmıyor. Neden mi? Çünkü yatağı yok. Evde tek yatak var onda da ablası kalıyor. Kendisi de gidip gelmeye devam ediyor. Bu kadar ezik olabilir bir insan. Para verdiği, masraf yaptığı eve yatak alıp kalmayacak kadar zengin zannederseniz de yanılırsınız. Ama ne diyeyim. Bazen böyle kör olabiliyor insan...